Salı, Mayıs 29, 2007

Mutfak Çıkmazı

Tahsin Yücel’in 1960 yılında ilk basımı yapılan ilk romanı ‘Mutfak Çıkmazı’ kontrolünü kaybeden ve saplantıya dönüşen bir tutkuyu anlatıyor.
Bir zamanlar kasabanın en zengini olan Divitoğlu ailesi, yoksul düşmesine rağmen kasaba halkından hâlâ büyük saygı görmektedir. Ailenin son umudu İlyas, Cumhuriyet’in ilk yargıtayında üye olan dedesinin izinden gidip hukuk fakültesini kazandığında aile zar zor denkleştirdiği parayla İlyas’ı İstanbul’a gönderir. İlyas Emel isimli bir kıza âşık olur, evlenme teklif eder, reddedilir ve içindeki tutku yön değiştirerek yemek yapma aşkına dönüştürür ve İlyas’ın hayatını alt üst eder. Artık birbirinden güzel yemekler yapma tutkusu sevgilisini, ailesini, okulunu ve yargıç olma hayalini unutturmuş, yaşamının tek anlamı yemek olmuştur.
“Ama kendisi de biliyordu: bunlar anlamlarını yitirmiş sözlerdi! Her şey yitirmişti anlamını, her şey değişmişti, bitmişti artık, çırpınmak, üzülmek boştu, saçmaydı. Yitmeyen, bitmeyen bir tek şey vardı, bu da mutfaktı, bu çiftlik mutfağı. Bir lokanta mutfağı bile değildi, birkaç kuruş para bile getirmiyordu. Ama olan olmuştu bir kez: her şeyi bu mutfaktı işte, yaşamı bu mutfaktı! “

Salı, Mayıs 15, 2007

Anne ve mutfak


"mutfak her zaman olduğu gibi loştu. Ocağın üstünde porselen demliğin içinde demlenen çayın kokusu çevreyi sarmıştı." Annenin mutfağından uzaklaşalı uzun yıllar geçmiştir oysa, yaşadığı zamanın gerçekliğine döner tekrar, "içine girdiğim dünya hiçbir zaman gerçekten verilmemişti bana. Annemin mutfağındaki o sonsuz sevgi hiçbir zaman gerçekten verilmemişti bana. Annemin mutfağındaki o sonsuz sevgi ve eli açıklık yoktu burada. Bir yabancıydım sanki. Bir süs. Bir gün bir mahkeme sonrası geldiğim gibi hızla çıktım o dünyadan. Küçük mutfak, duvara astığım at nalı; fotoğraflarım, her şey geride kalmıştı."

Nazlı Eray- 'Ekmek Arası Rüya'