Çarşamba, Ocak 28, 2009

SICAK MUTFAK


*The well-stocked kitchen,Joachim Beuckelaer,1566

Kan, ter, yağ - - Birkaç çeşit:
Fırın, kuyu, kızartma
Buğu, bastı, kapama
Çengel, kağıt, kiremit.

Bir kadın ihtiyar
Ocak başında
Pişecek şimdi
Üfler odunları
Çömlek, kaynar su
İçinde çakıllar
Ağlaşır torunları.

İstakoz, sülün Barbunya, tekir
Yürek, beyin - - onlar gibi
Korku da yenir
Çoktur yiyenleri.

Yalnız az pişirin
Sindirimi zordur

Kaldırmaz her mide
Ve ne kadar her biri
Ve neler katmalı
Yok kesin ölçü
El kararı.

Hemen yiyin
Çok da sıcak yemeyin
Soğusun daha iyi
Hem azık, hem katık
Bıktırır fazlası.

Yensin, bitsin
Kalmasın yarına
Dokunur çocuklara
Onlar hiç yemesin
Bu nokta çok önemli
Başka sofra onlara
Başka şeyler yapmalı.

Behçet NECATİGİL

Cuma, Ocak 16, 2009

Amerika'lı sanatçı Jack Hill'in portfolyosundan örnekler. Diğerleri ise bu adreste





Dohtur Bey

verdiğin perhize budur gayratım,
bundan başka uyameyom dohtur bey!
üç sepet yumurta sabah kahvaltım,
teker teker sayameyom dohtur bey!

iki leğen pilav bir yayık ayran,
ister yağlı olsun isterse yavan,
yanına kesiyom beş kilo sovan,
yeyom yeyom doyameyom dohtur bey!

üç tencere bamya yerim bişinci,
yirmi tas su içip biraz koşinci,
her yanım sökülür karnım şişinci,
sağlam göynek giyemeyom dohtur bey!

şinciye acımdan çoktan ölürdüm,
sağolsun komşular gönderir dürüm,
bir guzudan çok yiyemem, var sözüm,
ayıp olur cayameyom dohtur bey!

bazı az geliyo beş kasa hurma,
yedi lahanadan yapıyoz sarma,
onuda mı yedin diye hiç sorma,
utanıyom deyemeyom dohtur bey!

günde iki çuval unum gidiyo,
avradım her sabah ekmek ediyo,
bir gazen fasille gönül ye deyo,
artırmaya gıyameyom dohtur bey!

senede gırk dönüm bostan ekerim,
benden başka kimse yemesin derim,
gavunu, garpuzu gabuklu yerim,
aceleden soyameyom dohtur bey!

bilmem bu işin sonu nere gider,
buyumuş gısmetim, buyumuş gader,
bir günde yediğim işte bu gader,
daha fazla yiyemeyom dohtur bey!

Bedirhan Gökçe

Bonus: Şiiri Bedirhan Gökçe'nin kendi sesinden dinlemek isterseniz tık tık

"Mesela bir tepsi saray baklavasını göz önüne getiriniz: Elyafındaki o incelik, o türlü tazelik gül yaprağındaki gibi zarif ve nazik değil midir? O kabarıklıkta bir manolya goncesi dolgunluğu ve taksimindeki intizamda bir tarh mükemmeliyeti, kırmızı benekli tatlı manzarasında ise bir çemenzar letafeti yok mudur? Ya lezzetini en nefis meyvalardan biri olan incir kadar şekerli ve latif bulmaz mısınız?"

Refik Halit Karay

Salı, Ocak 13, 2009

ÇİLİNGİR SOFRASI


Otur ki sandalye hatırlasın
Sandalye olduğunu.
Masa da unutur masalığını,
Elini komasan üstüne
Bakışlarını ayırmaya gelmez,
Sürahi boşalır sonra suyundan.
Kadehim kadehim dediğin şey,
Dudağını değdirmedikçe kadeh değildir.
Mezeler de bilmez renklerini, lezzetlerini,
Çatalını dokundurmazsan.
Fakat farkında mısın? ...

Cahit Sıtkı Tarancı

Pazartesi, Ocak 12, 2009

Juan Antonio:We are both sure that...our relation was perfect, but there was something missing.You know? Like, love requires such a perfect balance.It's...like human body

Juan Antonio: It may turn that you have all the vitamins and minerals, but if... there is minus a single, tiny ingredient... missing, like, like,like, like, ooh, like salt, for example...one dies

Christina: Salt?

Vicky Cristina Barcelona (2008)


Cuma, Ocak 09, 2009

TEREYAĞI


Hitler amca!
Bir gün bize de buyur.
Kakülünle bıyıklarını
Anneme göstereyim.
Karşılık olarak ben de sana
Mutfaktaki dolaptan aşırıp
Tereyağı veririm.
Askerlerine yedirirsin.


ORHAN VELİ KANIK

LAPACI


Ne karanlık kar bu !
Ne biçim pirinç bu siyah !
Ayaklarım donuyor
İçim öyle eziliyor ki
Bir tabak lâpa olsa şimdi
Anamın hanımelleriyle pişirdiği
Akpak ve onun elleriyle sıcak
Bir tabak lâpa olsa
Anamın pişirdiği
Bir tabak lâpa
Lâpa ...
Olmayacak da olsa
Ne güzel dua

CAN YÜCEL

Pazartesi, Ocak 05, 2009

Canımda da sen varsın, gönlümde de sen. Öyle olduğu halde bu kadarcık bir şeyden dolayı benden ayrılmaya kalkışıyorsun.Kudret senin elinde, ayrılabilirsin; fakat senin bu niyetine karşılık candan özürler dilemekteyim.O zamanları hatırla ki ben put gibi güzeldim, sen de karşımda puta tapan şamana benzerdin.Bu kul sana tâbidir; gönlü, senin dileğine göre aydınlanmış, yanmıştır. Neyi “pişir, hazırla” dersen hemen “pişti, yandı bile” derim.
Ben senin ıspanağınım. İster ekşili pişir, ister tatlılı…

Mevlânâ'nın Mesnevi'sinden

Susadım


Susadım
Üç tane elma soydular, üç tane portakal
Nafile
Bir bardak suyun yerini tutmadı
Acıktım
Kuş sütü, kuru üzüm getirdiler
Nafile
Bir çimdik somunun yerini tutmadı
Seni düşündüm sevgilim şükrederek
Su gibi aziz olasın her daim
Ekmek gibi mübarek.

Bedri Rahmi Eyüboğlu
"Derken bir sabah gözümüzü açardık ki damlar bembeyaz, bacalar duman püskürüyor, kar lâpâ lâpâ yağıyor. İçimizde biberli baharlı bir sıcağa, midemizde ise yükte hafif, kaloride ağır bir yemeğe kuvvetle istek var. İşte o zaman böyle derdik: - Bir tarhana çorbası içsek! “Tarhana çorbasına ufalanmış tulum peyniri ve tavada nar gibi kızartılmış zar biçimi ekmek parçaları karıştırmak âdettir. İçmesine doyum olmaz; mideye indiği zaman bütün vücuda yumuşak, okşayıcı ve canlandırıcı bir sıcaklık yayar. O kadar ki, sofradan başımızı pencereye çevirip kar tipisine sünepe sünepe, içiniz katıla katıla değil, meydan okurcasına bakmaya başlarsınız; kendinizi tam mânasiyle tok, besili ve hayat güreşine hazırlanmış bulursunuz!”

Refik Halid KARAY, Üç Nesil Üç Hayat-Karakışta Öz Türk Yemekleri