Salı, Şubat 13, 2007



İnsan nerede doğmuş olursa olsun, yemek yemesi gerekir; bu, hem vahşi insanın hem de uygar insanın en büyük uğraşıdır. Ancak vahşi, gerektiği için yer. Uygar ise oburluktan. Biz bu kitabı uygar insan için yazıyoruz; vahşinin iştahını açmaya gereksinimi yoktur. Üç tür iştah vardır:

1. Aç olunduğunda duyulan bir his: Bu durumda yemek seçmeyle vakit geçirilmez; gerektiğinde bir parça etle, kızarmış bir sülün ya da çalıhorozuyla açlık dindirilir.

2. İnsan acıkmadığı halde masaya oturup nefis bir yemeğin tadına baktıktan sonra hissettiği şey; bu durum 'insanın yedikçe yiyesi geliyor' deyişine tam uyar.

3. Üçüncü iştah, yemekte masaya gelen leziz yemekten sonra yemeğin sonunda, konuklar doyup da arkalarına bakmadan masayı terk edecekleri sırada gelen ve onları son bir keyif uğruna yerlerine çivileyen nefis bir yemeğin açtığı iştahtır.

Tarih ayrıcalığın, haytalığın, pisboğazlığın keyfini sürmek için kimi erkeği ve kadını seçmiştir. Yaklaşık iki bin üç yüz yıl önce, kadın oyuncu Anglais öğün arası yemeğinde on livre (1 livre = 460 gram) et, her biri bir livrelik on iki ekmek yer ve bunları altı şarapla lüplerdi. Alis adlı bir başka Yunanlı kadın da erkekleri yeme yarışına davet ederdi; zamanın en büyük yiyicilerine bir kez bile yenilmemiştir. Theodorit tavuktan başka bir şeyin olmadığı Suriye'de bir kadının günde otuz tavuk ve yirmi ekmek yediğini, buna karşın doymadığını anlatır. Oyuncu Thangon İmparator Aurelianus'un karşısında bir yaban domuzu, bir koyun, bir genç domuz ve bir süt domuzu yemiştir; yüz ekmekten fazla yemiş, bizim şişelerimizle yüz şişe doldurulabilecek bir fıçı şarabı içmiştir. İmparator Claudius Albinus bir gün öğle yemeğinde beş yüz incir, yüz şeftali, on kavun, yüz incirkuşu, dört düzine midye ve on livre üzüm yemiştir. İmparator Maksim her gün kırk livre et yer, seksen pincta (yirmi galon) şarap içerdi. Gerçi boyu sekiz ayaktı, eni de epeyce fazlaydı: Karısının bileziklerini yüzük diye, kemerini de bilezik diye takardı.

Alexandre Dumas- Büyük Mutfak Sözlüğü'nden

Hiç yorum yok: